Thursday, December 25, 2008

365 gün, 8.760 saat, 525.600 dakika

Bir sene daha bitiyo. Kocaman bi sene. Herşey hemen geçioken nası yaşadığım her an o kadar dolu gelebilio anlamıyorum. Her saniye nasıl o kadar sıkıntı yaşayıp, dakikalar hiç geçmiycek gibi hissedebiliyorum. Nasıl bi anda tıkanıp kalıyorum.. Hep fast forward yapmak isterken bi anda flash forward ın içinde buluyorum.
Yine bi sürü şey değişmişken hayatımda, yeni gelenler gidenlerle dolu bi yıl yaşayıp herşeyi sinirdemeye çalışırken bi an gelip hayretle geçmişe bakabiliyorum. Geçen sene (yani yakında geçen sene olucak sene) ne çok şeye üzülmüş, daralmış, bunalmış, ne çok heycanlanmış, sevinmiş, küsmüş, barışmış sonra da unutmuşum.
Galiba insan bazen gereksiz işaretler atıo kafasına, düşüncelerine. Gereksiz notlar alıo hafızasında. Bir sene sonra hatırlamayacağın şeyler nası önemli oluo da günlerini onlarla geçiriosun, uyuyıp uyanıp aynı şeylere kafa yoruosun.
garip, saçma..
neyseeeee bi sene daha büyümüş, yaşlanmış, hiç olgunlaşmamış, hala huysuz, hala karışık olmayı başarmış olmamın heycanıyla bakalım bu sene neler olucak.


to be continued..



Wednesday, October 22, 2008

god has given you one face, and you make yourself another.

hayatımın uzunca bi dönemini farklı olmaya çalışmakla geçirdim. arkadaşlarımdan, ablamdan, diğer kızlardan, herkesten. şimdiyse aslında benzer olmanın aynı olmanın o kadar da kötü bi yanı olmadığını farkediyorum. herkese "aman kızlar işte hepsi aynı" derken, kendiminde onlardan olduğunu unutmuştum sanırım. sonraysa bir çok travmatik olayla aslında tüm kızlarla aynı tepkileri verdiğimi, tüm insanlar kadar basit olabileceğimi, verdiğim tepkilerin hiç bi zaman unique olmadığını öğrenmem daha çok sarstı beni.
bazen, insan kendini başkalarıyla kıyasladığında, gördüğü hep bi yanılsama oluyor. bi açıdan baktığında, daha doğrusu kendi açından baktığında hep görmek istediğin gibi görüosun herşeyi.
kendini özel hissetmeye çalışmakla olmuo o fark, önemli olan kendin olabilmek. herkes olabilmek. sana bakıldığında farkı görmeleri diil, seni anladıklarında farketmeleri.
kendin olduğunda herkesten farklı olduğunu anlamak, sadece kendin için kendi sevdiğin şeyleri yaptığında, kendin için özel hissetmek aslında öğrenilmesi gereken belki de.
birileriyle yaşamak, birileriyle kendini bulmak diil, yanlışla doğruyla ve tüm hatalarınla kendin olmak.



(kurumsal bir şirkette çalışmaya başlayan biri olarak sonunda ciddi bişiler yazabildim.)

Thursday, July 24, 2008

one day we'll be in charge


son dönemlerde çok kızsal bir blogum olduğunu farkettim. bu kızsal duruşumdan uzaklaşmak için banksy abimizden (evet abimiz) bir çalışmayla blogumu şenlendirmek istiyorum.

buyrunuz.

son gülen iyi güler isimli çalışma :



Wednesday, July 23, 2008

William Shakespeare

But not a minute, king, that thou canst give:
Shorten my days thou canst with sullen sorrow,
And pluck nights from me, but not lend a morrow;
Thou canst help time to furrow me with age,
But stop no wrinkle in his pilgrimage;
Thy word is current with him for my death,
But dead, thy kingdom cannot buy my breath.



Sen bir dakika bile ekleyemezsin ömrüme...
Günlerimi acıyla kısaltabilirsin.
Ömrümden geceler kopartabilirsin. Ama bir tek gün bile katamazsın...
Yüzümdeki kırışıklıkların artmasına katkıda bulunabilirsin.
Ama zamanın oluşturduğu tek bir çizgiyi bile yok edemezsin...
Sözlerinle beni öldürebilirsin ama.
Bir Kez Öldüm Mü Karşılığında Dünyayı Bile Versen , Bana Can Veremezsin...

Friday, July 11, 2008

Kendime Not!

Aynı hafta içinde birden fazla gece dışarı çıkıp birden fazla tekila içersen, miden insan midesi olmaktan çıkıp seni yok etmeye çalışan bir canavara dönüşebilir.

Buarada;

Nothing Good Happens After 2 A.M

Wednesday, July 9, 2008

my best friend's wedding

- 05.07.08 -
i need to believe.

Friday, June 20, 2008

fly




*Flying is learning how to throw yourself at the ground and miss.

official depression

yaz aylarına özel olarak hazırlanmış depresyon sezonum açılmış bulunuyor. an itibariyle hayatımdaki her şeyden sıkılmış, bütün insanlardan uzaklaşmış ve de saatlerce uyumaya kendimi hazırlamış bulunuyorum. herşey pek anlamsız bi o kadar sıkıcı. Bu can hiç mi bişi yapmak istemez, içinden hiç mi bişi gelmez.
bu dönemi benle geçirecek olanlara sabır diler, kendilerine pek güvenmiolarsa bi süre benden uzaklaşmalarını tavsiye ederim.

*aşağıda da görüleceği üzere full film, full kitap, full yemek ve bol uyku dolu günler beni beklemekte. zaten sıcak. uf hayat çok saçma.

Monday, June 9, 2008

saçma

sakinliğini koruduğun herşey, kapattığın bitirdiğin bütün sayfalar, silip attığın anılar bi anda su yüzüne çıkmak isterlerse; durun orda de. siz bana ait değilsiniz.

Tuesday, June 3, 2008

stand your ground.

Bir zamanlar bir freak varmış, herşeye baş kaldırırmış, sonra hayat onu yormuş. bir bakmış isyan eden o çocuk bi anda hezeyandan hezeyana koşar olmuş. aslında en sakin olmayan insan olarak bilinen kızsa sakin ol demiş, her gün yaptıklarından farkı yok yeni bi adım atmanın. o yüzden kapa gözlerini ve çık yola.. herşey çok güzel olucak.

"Kimi;sev beni diye bağırır, kimi; sevme beni diye...Ama bir tür vardır, en kötüsü en mutsuzu da odur. Hem sevme beni der, hem de; bana sadık kal."
camus' den sevgiler.

Friday, March 21, 2008

to know him.

"her şeyi bilmek için, belki de hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı."

Wednesday, January 23, 2008

my confessions


Yüksek kurgu kabiliyetine sahip çalışmasıyla ün salmış zekam yine çılgın bir mekanizma olduğunu kanıtladı. Maksimum entrika mode on. Ruhumda çöküntüler, daral gelen saatler. Bana gelmeyen dertler.

Saturday, January 12, 2008

EGE

dünyanın en heycanlı şeyiydi seni beklemek.. en mutlu anıydı ufacık gözlerini inatla açmaya çalışıp, herkese herşeye inat bağıran sesini duymak.. bambaşka bişi yaşıyorum şimdi. ne kelimelerle ifade edilir, ne bakışlarla anlatılır. dünyamdaki tek şey, tek düşüncem oldun. herşeyi değiştiren minik ellerin olur belkide. aklım hep sen de.. korkularım, umutlarım hep senin üstüne. şimdi bizden uzaksın, biliyorum bu çok kısa sürücek. herşey yoluna giricek, sen yine bizim kollarımızda olucaksın. her saniye dua ediyorum, her saniye yalvarıyorum allah' a seni bize bağışlasın diye. iyi ki varsın ege' m, sen bize verilen en güzel hediyesin.

seni her şeyden çok seven teyzen.

Tuesday, January 1, 2008

' 08 (yılbaşı özel)

7 sezon friends, 3 sezon lost, 3 sezon ally mcbeal, bi sürü film, bi sürü kitap, bisürü insan, bir yeni şehir, bir yeni ev, bir sene içinde değiştirilen ikinci iş, küsülen-biten arkadaşlıklar, insanlarla kavgalar, bir kaç küçük kalp atışı, facebook, antalya - bodrum - istanbul (x2) - çeşme - antep' te kongreler, bir küçük adana - mersin seyahati, askere gidenler, evlenmeye karar verenler, en yakın çocukluk arkadaşlarının düğünlerini kaçırma, küçüklü büyüklü kalp kırıklıkları, unutulanlar, yerine yenisi konulamayanlar, umutsuz battaniye altı bunalımları, kısa moda yürüyüşleri, 8:15 vapuruyla geçen 8 ay, levent - etiler sonra kozyatağı, başlanıp bırakılan dietler, alınan 6 kg, öğrenilen bir kaç yeni yemek, kinyas ve kayrayla geçen günler, bir adet bienal, bir filmekimi, gidilip hatırlanmayan klupler, amy winehouse, "ege" min gelişini bekleme, hayatının en büyük değişimi vs.. vs...