Sunday, February 25, 2007

mahrem

kırk yamalı tek iplikli şaman kisvesi gibiydi
ayna kırıklarındaki aksi
İpliği çekince dağılacaktı, dağıldığında bile bir aradaydı.
gelişigüzel saçılmıştı,
gelişigüzelliğinde bir nizam vardı.
sonsuzdu zaman, sınırsızdı mekan
öyleyse bu kalıpta niçin sıkışıp kalmıştı?
makası aldı ve
ismiyle mühürlenmiş hikayeyi kırptı;
kırpıkları zamanlara ve mekanlara saçtı.

bir başka zamanda,
çok çok sonra ya da pek yakında,
ve bir başka mekanda,
çok çok uzakta ya da hemen burada
bir daha dönmemek üzere bu dünyaya
hemen şimdi yok olmalıydı.



*koteyşında sınır tanımam, tanıyanı sevmem.

No comments: